Hadin gelin beraber saçmalayalım.


Bu blogda rahatlama seansları düzenlenmektedir Image Hosted by ImageShack.us
Saçma salak yorum yazmak serbesttir. En güzel saçmayalayana saçma sapan bir ödül verilir. Yapmanız gereken tek şey (dozajı kaçırmadan) saçmalamak...Image Hosted by ImageShack.us

Burası deşarj merkezi, fark burada:)


Not: Dozajı kaçıranlara gerekli cezai işlem uygulanır Image Hosted by ImageShack.us



16 Eylül 2008 Salı

Umutsuz vak'a

Suzan adında bir arkadaşım var. Kpss'ye hazırlanıyor. Kendisi açıktan bitirmişti orta okulu ve liseyi. Onun için matematik temeli yoktu ve takviye matematik dersine ihtiyacı olduğundan benden bir ricada bulundu. Matematik dersine birlikte çalışmamızı istedi. Oysaki benim matemaatiğim iyi değildir. Fkat onun temel bilgilere ihtiyacı vardı ondan benden böyle bir yardım istemişti. Neyse asıl mevzu bu değil fazla ayrıntıya girdim sanırım:)

İki haftadır bize geliyor. Derse başlamadan bir saat kadar sohbet ediyoruz. Bu birkaç ay evvel bademcik ameliyatı olmuştu durmadan çektiği ıstırapları anlatıyor. Ve bütün olanlara sebep olan birisini gösteriyor sürekli hıçkırıklara boğularak ona beddua ediyor.

Kilosu fazla olmasına rağmen bünyesi zayıf. Özellikle üzüntü ve stresle çok çabuk hastalanabiliyor. İşte bundan ötürü çektiği sıkıntıların o günlerde buna bunalımlar yaşatan bir şahıs yüzünden olduğunu söylüyor. Bu kişi Aziz adında çok sevdiği biriydi. Bu çocukla bir kursta tanışmışlardı. O kursa ben de gitmiştim biliyorum o şahısı. Aslında sessiz kendi halinde bir tipti. Neyse ben daha sonra kursu bırakmıştım bunlar kalan süre zarfında iyice samimi olmuşlar. Tabiri yerindeyse mercimeği fırına vermişler:p Daha doğrusu bizimkisi vermiş.

Bunlar dostane görüşmüş gezmiş tozmuşlar, gecelerce telefonda muhabbet etmişler. Ortada aşk meşk yok hepsi dostane bir ilişkiden ibaret. Fakat çocuğun yaptıkları hiç dostane değil. Akşamın bir vakti kıza telefon edip bir balkona çık seni göreyim diyen bir adamdan ne beklenir siz düşünün. Bunun gibi daha bi çok şey. Fakat çocuk hiç bir zaman buna umut verici bir sözde bulunmamış. Bizimkisi kendince evlilik hayellerine bile kapılmıştı.

"sana dostum diyen birinden ne kadar şey bekleyebilrsin? Sen kalkmış evlilik hayalleri kuruyorsun, bırak bu yersiz aptalca hayelleri" dedikçe hüngür hüngür ağlardı. Çok sert konuşuyorum evet ama kesip atmak için bu şart yani.

Vel hasıl matematik dersi için geliyor fakat ben ona öğretmenlik değil psikologluk yapıyorum.
En sonunda "Eğer böyle şeyler düşüneceksen sil onu telefondan yok dost olarak kalsın istiyorsan ki hiç öyle göreceğini sanmıyorum o halde dursun ama çok sık görüşme" demiştim. Sonra sildi telefonunu. Aynı dershaneye gidiyorlardı onu da değiştirdi.
Aslında böyle olsun istemezdim. sonuçta dost kolay bulunmuyor. Ama duygularını kontrol edemiyorsa vaz geçmeli ne de olsa umutsuz vak'a :p
Günlerce aynı hikayeyi dinlemekten sıkıldım. Napıyım başka kurtuluşum yoktu. Arkadaş dedik elimizi verdik kolumuzu alamıyoruz yahu uffff...

Beyhude bekleyiş

Bir gece daha başladı sensiz
Bir gün daha bitti bensiz
Bin damla yaş boşalırken gözlerimden
Bir yıl tükendi gitti ömrümden
Ben başka bir ben, sen ise eski sen...
Bekledim, devrim bekler gibi devletim
Bekledim, ne sen değiştin
Ne ben eski halime geldim.
Anladım bekleyiş nafile
Sen sensin, ben de benim
Yenilik beyhude...

13 Eylül 2008 Cumartesi

Yıldızlar toplanınca.....






Yıldızlar toplanınca ayın etrafına,

Dertlerim sıralanır hep aklıma.

Unutmak için gözlerimi kapasam da,

Düş olur yine çıkarlar karşıma...

aman ya uf


İmeem engellendiği için buraya eklediğim bütün müzikler uçmuş durumda. Yazılarımın kanı canı olan müziklerimin uçmasından dolayı çok müteessirim.

uf ufffffff

4 Eylül 2008 Perşembe

Canım babacım benim


Bugün çok kötü bişi oldu.

Sabah babamı uykudan uyandırmak için yanına gittim. Normalde yatagına oturduğum vakit hemen gözünü açardı. Öyle yapmadı "baba" diye seslendim kıpırdamadı bile. Bu defa dokundum ve "babaaa" dedim yok hiç kıpırdamıyor. Hemen bakan adama noldu ya diye bu defa daha yüksey bi sesle ve hızlıca dokunarak "baaabaaaa" diye seslendim. Ama hala bakmıyordu. İçime korku düştü ellerim titremeye başladı o an. Bu defa titrek bi sesle ve babamı sarsarak "babaaaa" diye bağırdım. Sonra babam birden bi döndü meğerse şaka yapıyormuş. "ya baba yaaa çok kötüsün" diyerek başladım ağlamaya...

Allah'ım ne kötü bi duyguymuş aklıma neler neler geldi:( Sonra sarıldım babacığıma öptüm öptüm öptüm... O da anladı ne düşündüğümü sadece kıkır kıkır güldü. Neyse şaka olduğuna sevindim sonunda ağlasam da...

Şeker Kız


Çocukken en çok izlediğim deli gibi takip ettiğim çizgi filmdi Şeker Kız Candy. Bazen ona çok öfkelenir, bazen de onunla birlikte ağlardım. Heeyyy gidi günler heyy...

Antony attan düşüp öldüğünde ne kadar ağlamıştım hatırladım da:) Hatırladıkça şekilde görüldüğü gibi buna gülüyorum:) Ama Candy'nin onu çabuk unutmasına da sinir olmuştum. Aradan yıllar geçmesine rağmen dizinin konusu hala aklımda. Amman ne önemli şey:p


Nette dolaşırken rastlamıştım Candy'e bi resmini çizesim gelmişti. Çok benzemedi ama neyse...

2 Eylül 2008 Salı

toz değil ulen tuzzzzzzzzz


Dün sabah çok büyük bir sakarlık yaptım yok yok bu bir sakarlık değil salaklık:p Gün boyu bu salaklığımı nasıl düzeltirim diye düşündüm. de ki ne yaptın?
Ya dalgınlıkla bulaşık makinesinin tuz konulan bölmesine "tuz" yerine "toz deterjan" döktüm. İki kutu da bir birine çok benziyor ne bilim dikkat etmemişim işte. Bir kutu deterjanın hepsini döktükten sonra farkettim. toz değil tuz olacaktı eyvahhhhhhhhhh!!!!
O an başımdan kaynar sular döküldü tabi. Hayır o değil makinede de iki günün bulaşığı vardı >:(
Makinenin servisini aradım "90 ytl karşılığında
o tuz bölmesini değiştiririz" dediler. "yuuuuhhhhhh" dedim içimden. Eee napcaz şimdi? Çaresiz makinedeki bulaşıkları çıkarıp elimde yıkadım. Bir kutu deterjanın ziyan olmasına mı, salak konumuna düştüm ona mı, oca bulaşıkları ellerimde yıkadığıma mı, yoksa 90 ytl bayılmak zorunda olacağıma mı yanayım? diye düşünürek oturdum ağladım :p Sanki göz yaşlarım orayı temizleyecek mi bi de oturmuş bebe gibi ağlıyorum ya bi çare bulmalı diyerek kafa patlattım.
Sonra aklıma makinenin o bölmesindeki deterjanları halı yıkama makinesiyle çekmek geldi. Yahu suyla karışıp vıcık vıcık bir hal almıştı. Bende iyicene su doldurup çektim. bir saat ugraştım ama sonunda temizledim.
Hayatımın en berbat günlerinden biriydi. Neyse bir kutu deterjandan oldum ama 90 ytl bayılmaktan yırttım bunada şükür cana gelen mala gelsin:p (atalarım canım benim ne güzel teselli sözcükleriniz var sizin)
Buradan (ben çevrim içiyken)
benle direkt konuşabilirsiniz.
Ha kim anoRmal biriyle konuşmak ister o ayrı:p
Yazılarımın hepsi bana aittir.
Zaten yazıları-m- diye iyelik eki ekledim. dimi?
Yani bana ait dememe ne gerek vardı şimdi adı üstünde iyelik eki:)
Saksıyı çalıştıramayanlar için açıklama yapmak istedim:p Uzattım galiba:).
Bu arada
YazılarıMı çalmanız, sağda solda 'bunu ben yazdım' diye caka satmanız yasak değildir..(Bakırköy'e postalanırsanız sorumluluk kabul etmem ona göre:p)
Ama şiirlerimi çalmayın nalçaklar;
ben onları yazmak için ne kadar ilham bekledim, ilham beni terk etti, Ne yapıp edip gidip buldum, yalvardım yakardım da şu son zamanlarda geri geldi. Haberiniz var mı:P
Elinizi vicdanınıza koyun utanmaz, arlanmaz, pas tutmazlar siziii:p